15 Kasım 2016 Salı

Burnu Bükükler - Tüm Detaylarıyla, Bir Ameliyat Yazısı


2016'da; sıcak ötesi bir Temmuz günü yaşadığım Septoplasti ( Burun Kıkırdak eğriliği ), Fess ( Endoskopik Sinüs Cerrahisi ) ve Konka Küçültme ( Burun Eti ) işlemlerini içeren ( eeeaaah kısaca "hafriyat temizliği işte" ) ameliyat deneyimimi derleyip toplayıp buraya yazmak istedim...

Ne bileyim, google'lardan sörç edip gelen bulan oluur, sorularını yanıtlayamadığım eşe dosta detaylı malumat oluur...

Yalnız uzunca bir yazı olacağa benzer; ondan ötürü başlıklara ayırıp yazıyorum, tercihinize göre atlaya zıplaya da okuyabilirsiniz.

Çeptır Bir - Nasıl Başladı Herşey ?

2016'nın sıcak bahar günleri...Genzim öyle akıyor ki, konuşamıyorum. Burnum da tıkanmış; "Ulan kesin grip oluyorum" deyu ilaçlara abanıyorum.
Günler geçiyor, başka hiçbir grip emaresi olmamakla birlikte genzim akmaya, burnum nefes almamaya devam ediyor. Ve her boka merhem, çok bilmiş Didemanım, anında koyuyor teşhisi: 

"Aga, alerjim var benim"

Daha önce hem Memorial 'dan tanıdığım, hem de İnci kız'ı götürüp son derece memnun kaldığım Alerji ve Göğüs Hastalıkları hekimi Prof Dr Recep Aydilek'e görünmek üzere Türkiye hastanesi'nin yolunu tutuyorum. 

Muayeneydi, tetkiklerdi derken; az buçuk tüy ve polen alerjisi çıkıyor; beeeyle en kortizonlusundan burun spreyi, alerji hapı ve totoya tatbik edilen 1 adet iğne ile eve yollanıyorum.

Beni görseniz ne tripler...Kendimi tozdan uzak tutma çabaları..."Aman sabah 10:00'a kadar pencere açmayayım polen uçar"lar, vay efendim:"Alerjim var, elektrik süpürgesinin kovasını ben dökemem"ler...Bi de haklı çıktım ya şimdi, hava 1.500...

Gelgelelim, ilk birkaç hafta bu hassasiyet devam ediyor, ve sonrasında hayat normale dönüyor benim için.

Çeptır İki - Korkunçlu Nörolog Teyze

Ay oldu Haziran...Gayet sakin ve huzurlu bir Pazartesi günü, ofisteyim. Ennn ufak bir asap bozukluğu, efendime söyleyeyim stres yok.

Zaten çay da hazır, kahvaltı edeyim de işleri bir sıraya koyayım dediğim anda önce sağ elim, sonra da ağzımın sağ tarafı hızlı bir şekilde karıncalanıp uyuşmaya başlıyor.

İş arkadaşlarım, beni kaptıkları gibi işyeri hekimine götürüyor; tansiyonum 14/10...

Defalarca "canın birşeye mi sıkıldı?" diyor kadın...Anam yok öyle bişey...Musmutluyum...Nereden çıktı ki şimdi bu?...

Zaten kaygı bozukluğu var bende...Öleceğğğm diye bir güzel telaşlanıp, Hakan'ı arıyorum...zarıl zarıl ağlayarak hastaneye gidiyorum.

Ofis Trump'ta, e haliyle en yakın hastane de Florance Nightingale...Çok da sevdiğim bir arkadaşım sağolsun eşlik ediyor, önce Nöroloji'ye muayeneye giriyorum.

Teyze muayeneden sonra, 1 araba kan tetkiki ve Beyin MR'ı yazarak diyor ki...

"En iyi ihtimal ( o da küçük bir ihtimal ), migren atağı olabilir. Ama sizi hemen göndermeyeceğiz...İnceleyeceğiz..."

Ulan zaten diken üstündeyim, iyice korku boku Selanik bir durum hasıl oldu. MR'dan da ayrıca korkuyorum ( daha önce 3 kere girmeme rağmen ); karnım aç değil, anestezi de alamam. 
Öyle böyle derken MR randevum da alınıyor ve aynı gün öğleden sonra bu işlem de yapılıyor.

( Nörolog teyzeden çok kötü bir elektrik aldığım için, kontrole dahi gitmedim. Belki iyi bir teyzedir, benim hassas dönemime denk gelmiştir, bilemem ama bana göre kesinlikle bir "korkunçlu kadın"dı )

2-3 gün kadar sonra, MR raporum çıktı; açtım okudum. Yaklaşık 8 yıl sağlık sektöründe çalışmış olmanın verdiği avantajla, beter birşey olmadığını anlayabildim çok şükür. 

Yalnız raporda diyor ki: "Nazal Septum deviye, Konkalar hipertrofik" 
Yani;

"Hanım hanııım, sen alerjim var diye artistlik yaptın ama, burnunun kemiği yamuk, etler de bi şişmiş ki, üüüü..."

MR görüntülerini açıp, çıplak gözle bile o kaykılmış kemiği görebildikten sonra, NİHAYET Kulak Burun Boğaz'a gitmem gerektiğine ikna oldum. 

( Bir de, "Heh iyi bari, beynim varmış" diye sevindiğimi hatırlıyorum...Artık ne görmeyi umduysam; 4'lü Varta kalem pil felan herhalde...)

Çeptır Üç - Op Dr Kemal Demir ile Karayollarına Giriş 101

Benim bir can dostum vardır: Özlem...8 yılı devirdik arkadaşlığımızda, kardeşliğe evrildik. Haliyle, iyi kötü her anımda ilk olarak o gelir aklıma.

Kadınceğiz bütün 1 yılın stresini atmak için tatile gitmiş, havuzdan denize atlıyor; ben daha ağladığımın sümüğü kurumadan, ona bir sms sallıyorum.

"Bana KBB ci lazım, Kemal bey iyi midir?" gibisinden. O da beeyle smile'li bir "Ben gittim, süper" cevabı salladıktan sonra, randevumu alıp, ilk muayeneye gidiyorum. 

Konuşuluyor, olayın vehameti Paranazal Sinüs Tomografisi ile iyice ayyuka çıkıyor ve ameliyat günü ayarlanıyor.

Kaygı bozukluğunun bir getirisi olarak, -özellikle sağlık konusunda- insanlara çok zor güvenen, ve güveni maalesef çok çabuk yıkılabilen bir insan evladına dönüştüm ( üstteki Nörolog teyze örneğini , biraz da bunu ifade edebilmek için yazdım ). Ama Kemal reyiz, benim gibi hem ameliyat kavramından, hem de genel anesteziden ayrı ayrı devasa korkan birini, 1-2 hafta içerisinde bu operasyona ikna edebildi...

Peki nasıl edebildi:

- Herşeyden önce:"Aklında bir soru işareti varsa, ben dahil hiç kimseye ameliyat olma" dedi.
Ki bu cümleden sonra şahsen, değil burun bıdı bıdısı"Didemanım sizin bu kafayı komple alalım" dese, çok düşünmezdim üzerinde

- Aman da: "Hemen ameliyat olmanız şart, çok gerekli, yoksa deri solunumuna başlarsınız, şöyle ölür böyle sürünürsünüz" gibi geleneksel doktor korkutmalarına girişmeden; ameliyat olursam / olmazsam ne olur; beeyle Bilal'e anlatır gibi anlattı.

- Bir de, güzel dialog kurduk sanırım ya...Elektrik tuttu. Açıkçası: "Sizi bırakmiciiiiiiz, inceliciiiiz" diyen Fatih Terim mimikli bir kadından sonra: "Burnunda refrüj oluşmuş, otoban yapıcam ben" diyen bir hekim, ilaç gibi geldi.

Çeptır Dört - Kendimi Ameliyata Hazırlama

Beni az çok tanıyanlar da; aklı başında bir kadın zanneder hani. Beeyle iş hayatında olsuuun, sosyal çevremde olsun, hemen her sorunu çözen, iş bitirici bir hanım abla profili çiziyorum negzel.
Ama şu ameliyata kadar olan süreçte kendime yaptıklarımı, benim diyen sayko yapmaz arkadaşlar.

- Genel anesteziden çok korkuyorum ya; ( çok verirler, ölürüm / az verirler, ameliyat ortasında uyanır yine ölürüm ) iyi şeyler düşünüp kendimi sakinleştirmek yerine; Youtube'da ameliyat öncesi, kendi kendine Propofol enjekte edip ZAAART diye bayılan gerizekalı gençlerin videolarını mı izlemedim...

- Ofisteki son iş günümde, arkadaşlarımla vedalaştıktan sonra; o yağlı yivrenç servis penceresine kafamı yaslayıp, hönkür hönkür mü ağlamadım....( Öleceğm, bi daha gelemeyeceğm temalı )


- Metallica'nın bir şarkısı vardır, "The Unnamed Feeling". Öyle bir karamsar, öyle bir bunalım şarkıdır ki; Polyanna'ya dinlet, camdan atlar....Her Allah'ın günü o şarkıyı dinleyip dinleyip kendi kendimi mi şişirmedim...

- Evde eşyalarımla elleşip, kendimce vedalaşıp, adeta villada geçen İsmail YK klipleri mi çekmedim...

İşin geyik boyutu bir tarafa; 

- Ameliyat gününden 1 hafta öncesinden alerji hapı kullanmaya başladım. Bir de, burun spreyim vardı Avamys, Recep hoca verdiydi; ona devam ettim. Bunların dışında medikal bir hazırlığım olmadı.

- İstirahat döneminde, özellikle sargılar varken dar yakalı kıyafetler zorluk çıkarabilir diye; kendime 2 adet önden düğmeli, geniş yakalı pijama aldım. ( hastanede de kullandım, çok da rahat ettim. ) Gündeminizde bir burun operasyonu varsa, size de mutlaka bu tarz kıyafet / pijama öneririm efem.

- Hastanede 1 gece kalacağım için, öyle ayı kadar çanta yapmadım zaten kendime...Saçlarım sıcaktan yüzüme yapışmasın diye, 1 tane bandana, efendim yedek çamaşır-çorap kombosu, kuruyacak dudaklar için lipbalm ve pijama...

He bir de, hastane veya çevresinden temin etme şansınız yoksa birkaç tane pipet atın o çantaya...Ameliyat sonrası ilk su / meşrubatınızı içerken bana dua edersiniz. 

- Ameliyatım Memorial Şişli'de gerçekleşti. Çalıştığım firmadan özel sağlık sigortam var, sağolsunlar %100'ünü karşıladılar. Sizlere de, kötü bir sürpriz yaşamamanız açısından; ameliyat öncesinde onay sürecini net bir şekilde sonuçlandırmanızı öneririm. 

Ayrıcana, Septoplasti, Konka Bülloza gibi operasyonlarda özel sigorta şirketleri mutlaka Paranazal Sinüs Tomografisi istiyor. Doktorunuz ve bankodaki vatandaşlar da sizi yönlendiriyorlar zaten.

Ama, birilerinin sizi aramasını da beklemeyin tabi. Sonuç itibariyle ameliyat la bu...Tıbbi veya maddi; aklınıza takılan hiçbir nokta kalmayana kadar soru sorun...

Çeptır Beş - Ameliyat Günü: 25 Temmuz 2016

Operasyonum saat 09:30' a planlandığı için, 2 saat öncesinden hastaneye gittim. Refakatçim olan teyzemle buluşup, yatış işlemlerini gerçekleştirip, odamıza geçtik.

Hakan'ın da dilinden bir pembe şuruptur düşmüyor. Acayip kafa yapıyormuş, rahatlatıyormuş...Ben de ileri derece tırsak bir insan olarak, umutlandım tabi: "Beni sedyeye alacaklar, sonrasını hatırlamayacağım" diye hayaller kuruyorum...

Birşey söyleyeyim mi, hiç bir boka yaramadı bende.

Odama çıkmamdan kısa bir süre sonra hemşiranım gelip, en büyük fobilerimden bir diğeri olan damar yolunu sorunsuz bir şekilde açarak, operasyon öncesi tetkikler için kan aldı. 
Sonra bir araba evrak doldurdum, OKUDUM ve ANLADIM diye imzaladım ama yalan tabi...

Daha sonra, başka bir abla ameliyat önlüğümü getirdi. Onu da giyip, toka, alyans vb'leri çıkarınca; yavaş yavaş bana gelmeye başladılar...

Aynı hastanede, bundan 5 yıl önce, epidural sezaryen ile İnci'yi dünyaya getirmiştim. Sayesinde, fıttırmadan ameliyatı tamamlayabildiğim, sevimli bir anestezi doktorum vardı: Nerime Soybir. Kemal bey'e de; bu ameliyat kesinleştiğinde, anesteziden korktuğumu, mümkünse Nerime hanım'ı tercih etmek istediğimi söyleyince, ayarlamaya çalışacağım demişti. "Odada, başka bir hekim seni görebilir, ama ameliyathaneye Nerime hanım'ı getirmeye çalışcağım" dedi adam...Tammm da o şekilde gelişti olaylar, fakat buna rağmen yine korkudan içime doğru zıçtım.

Anestezici aabinin muayenesinden sonra, sedye geldi -ve de pembe şurup- ameliyathaneye doğru yola çıkıldı. Yanımda Hakan, ağladım ağlayacağım. Gerilmemeye çalışıyorum ama ödüm bokumda...

Öyle böyle derken, yolculuk bitiyor, sevdiceği ameliyathane kapısında bırakıp giriyoruz içeri.

- Ameliyatım yaklaşık olarak 1 saat 15 dakika sürdü. Septoplasti ile, burun iç kıkırdağındaki yamukluk düzeltildi. Fess ( Endoskopik Sinüs Cerrahisi ) ile, tomografide farkedilen sinüs kistleri temizlendi. Konka Bülloza ( Burun etlerinin, bok varmış gibi aşırı şişmesi ) giderildi. İnşaat temizliği gibi birşey kısacası.

- Bahsettiğim gibi, 1 gece hastanede kaldım. Akşam saatlerinde önce su içmeye, sonra da yemek yemeye başladım. Ayağa kalktım, yürüdüm. Hemşiranımlar arada bir gelip pansuman yaptılar. ( Burun deliklerinizi tamamen kapatan bir sargı ve tamponlar oluyor ) 

- Zerre kadar morarmadım, şişmedim. Ameliyathaneden çıktığım anki acı hissi dışında da ağrım sızım olmadı.

Çeptır Altı - Taburculuk, Nekahat

Ameliyatın ertesi günü, sabah son kontrollerimin ardından taburcu edildim. Doktorumun önerisiyle o günün önemli bir kısmını uyuyarak geçirdim ki zaten, anestezinin devam eden etkisi nedeniyle beyniniz başka birşeye odaklanamıyor.

Sürekli, Flash TV dizisi misali düşük bütçeli ve kötü senaryolu rüyalar gördüm. Bir de çok sıçradım uykumda...

Evdeki ilk akşam, pansumanımı Hakan yaptı. Öyle atla deve birşey değil. Gazlı bezi değiştirip bantlıyorsunuz.

Evde mutlaka, eczanelerde satılan rulo yapışkan bantlardan ve gazlı bezlerden bulundurun agalar. Biz, yara bandıyla kapatmak zorunda kaldık; sıcaktan fıttırıp ağlamıştım gece:)
( Bir de acayip sümük çıkıyor tabi, telaşlanmayın )

Doktorum, ameliyat sonrası 1 haftalık dinlenmenin yeterli olacağını söyledi; ben de 1 haftalık rapor aldım. Bu süreçte bol bol dinlendim. Fazla oyalanmadan, ve çok sıcak olmamak şartıyla banyo yapmak serbestti, doğrusu o da beni rahatlatan unsurlardan biri oldu.

Çeptır Yedi - Doktor Kontrolleri

Ameliyattan sonra 2. gün, ilk kontrolünüz yapılıyor. O sümük manyağı olmuş zavallı burnunuz, özel bir cihazla foşur foşur temizleniyor ( ben tabi ki huylandım, telaşlandım ). Ayrıca, burun deliklerini kapatan pansuman ile vedalaşıyorsunuz.

Diğer kontrol de, yanlış hatırlamıyorsam 5. gün olmuştu. Bu sefer de, pek çok kişinin anlatırken deli gibi abarttığı tampon çıkarma işlemi yapılıyor. Öyle eskisi gibi gazlı bezler felan yok aga. 
Siz "Ay, aman doktor bey napüyürsünüz??" diyene kadar adam cart diye çıkartıyor zaten.

( Gerçi, ben: "Adam uyurken burnuma çamaşır makinesi rezistansı takmış" diye içerledim biraz ama, o da kendi orijinal manyaklığım artık )

Ve o aldığınız ilk nefes var ya...Beyninize cereyan yapacak, öyle söyleyeyim.

Son kontrolünüz de, 1. ayda, herşeyin yolunda gittiğine emin olmak için yapılıyor zaten ve doğru hekimi seçtiyseniz; güle oynaya vedalaşıyorsunuz kendisiyle...İlaç namına da, ilk hafta antibiyotik, bir de Okyanus Suyu Spreyi...O kaa!

Şuraya da bir dipnot edelim: Ben estetik olarak hiçbir müdahale yaptırmadım. Siz yaptıracak olabilirsiniz, dolayısıyla hazırlık ve iyileşme süreçleriniz değişiklik gösterebilir. Sonra gelip: "Didemanığğğm böyle dememiştiniz amağğğ" diye beni linç etmeyin.

Çeptır Sekiz - Uzun Lafın Kısası

Çevremde ulaşabildiğim Burnu Bükük arkadaşlarıma zaten bol bol anlatıyorum, sizlere de söyleyeyim. Doğru doktoru bulduktan sonra, gerçekten çileli bir ameliyat değil. Hele ki; cayır cayır nefes alabilmek, geceleri horlamadan uyuyup, sabahları zinde kalkmak, sinüzit ağrısı denilen pislikle vedalaşmak; tüm bu çekilenlere değer.

He bir de, eğer sizin haggaten Alerjiniz varsa, Recep bey de on numara bir hekimdir, gönül rahatlığıyla gidebilirsiniz.

Haydi Sağlıcakla...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder