17 Kasım 2016 Perşembe

Dinozoring Taym / Eski Yazılar # 3 - Feysbuk Dedikleri Ne Ola Ki?


Aslına bakarsanız, hem üslup hemi de altyapı olarak öyle: " Bize ne oldu böyle... neden bu hale geldik? " türevinde yazılar yaz(a)mam. Sıkılırım arkadaş herşeyden önce. Yalnız bu facebook yıllar içinde öyle bir hal aldı ki, iki satır yazmadan duramayacağım sanırım. Tabi yine kendi üslubumca, dilim döndüğünce...

Efenim bu site, 2007 yılında ablam tarafından getirildi bizim eve. ( ki kendisinin daha öncesinden eve Metallica, Queen, Iron Maiden falan getirmişliği de vardır). Hatırlarsınız İngilizceydi o zaman ve bugünkünün anca 4'te 1'i kadar biliniyordu... 
Neyse, ben de eksik kalmayayım deyip hesap oluşturdum; takır takır lise ve ilkokul arkadaşlarım beni bulmaya başladı ve olaylar gelişti sevgili okuyucu...

O zamanlar ne de güzeldi, kıymetini bilememişiz. Durum güncellemelerinde, silemediğimiz bir: "is" vardı. Herkes " evde ", " işte " gibilerinden yüzeysel güncellemeler yapardı. Paylaşım adına da en çılgın olan şey, " Rakı masası "denilen uygulamayla, arkadaşlara rakı, meze felan göndermekti.

Daha sonradan itinayla kakası çıkartılan ilkokul arkadaşlarıyla tekrar buluşma mevzusu da,o günlerde pek bir güzeldi. Biz de buluştuk, Cengiz Topel'deki arkadaşlarım ve öğretmenimle.. 
Bir baktım arkadaş; biri fotoğrafçı olmuş, biri moda tasarımcı, biri fitness eğitmeni... Almanya'nın başına gelebilecek en tatlı Türk olan İsmail YK abinin dediği gibi: " Yoksa ben zurna mıyım he?" diye düşünmedim değil. 
İçlerinde en sıradan, en düz ben kalmışım piii.. Lise buluşmaları desen, onlar da aynı. 
Hatta ben rahmetli babamın askerlik arkadaşının oğluna aşıktım küçükken; onu bile bulmuştum araya araya... O da gitmiş rock müzisyeni olmuş, gelgelelim ben gitarda 2 akordan fazlasını basamıyorum...

Sonra dönem değişti... Sevdiceğimin "rica"sıyla 1-2 sene kadar facebook ortamlarından uzak kaldım... Sonrasında gerekli izinleri alıp hesabımı tekrar aktif ettim kii ne göreyim: Paylaşım muhabbeti almış yürümüş, ( millet hangi sokağın hangi apartmanı önünde, saat kaçta kulağını kaşıdığını bile paylaşabiliyor artık ) Yenilen içilenlerin fotoğraflarını yayınlama modası çıkmış, ( Bira şişesine Mahmut abi'yi etiketleme yaratıcılığı ) ama en kötüsü, beni en beter yaralayanı..." Üç kuruşluk adamları ömürlerine musallat edip dibe vuran hanımların yakarışı " türevindeki durum güncellemeleri... 
Abla tamam, anlıyorum seni, valla bak. Hepimiz en az bir tur kazık yiyoruz ilişkilerimizde.. Canımız yanıyor, anlatmaya ihtiyacımız oluyor... da gözünüzü seveyim kendi cümlelerinizi kurmayı bir deneyin be... Ne bileyim, bağyan kullanıcıların %85'inin paylaştığı: " Sen beni geçen gün ağlarken gördün ama bilmezsin ki soğan doğramıştım... Ben senin gibi hıyarların alayını salatalara katık ettim haberin yok "  gibisinden:" Acı çekiyor gibi görünüyorum ama işin aslı öyle değil, ben hayatı çok pis çözdüm nihahah salaklar! " manasına gelen cümle kombinasyonları yerine direkt ; " Tonguç senden nefret ediyorum " de, " Bende kalan o son kazağını 90'da yıkadım, derdine yan " de...Kendin ol be annem.
 Zaten bu atarlı paylaşım modasını çıkaran insanla tanışmayı çok isterdim. Şöyle Beşiktaş sahilinde bir çay ısmarlamak ( belki çaktırmadan bööyle sağdan sağdan gidip bir maça götürmek )tatlı dille güler yüzle engel olmaya çalışırdım fakat çok geç sevgili okuyucu... çok geç...

Güzel yanları yok mu bu meretin, var tabi. Bizim sülale maşaallah dünyanın çeşitli noktalarına bayilik vermiş gibi... Avusturya'da da insan vaar, İğneada'da, ne bileyim sürekli gezeni var, bize sık sık gelemeyeni var... İşte bu durumda feysbuk, çok sağlam bir iletişim köprüsü haline geliyor. Zira bu site olmasa, kızımı hiç görememiş olan bir sürü akrabamız vardı şimdi. Ayrıca yazılarımı paylaşabilmek için de kullandığım mecrelardan biridir bu site.. Ölçülü ve mesafeli bir ilişkimiz var kendisiyle anlayacağınız.

Demem o ki dostlar, abiler ablalar... Paylaşmak güzel şey ama, eşeğin anatomisini sulara gömmemek şartıyla.. Başka bir yazıda görüşmek üzere, şen kalın esen kalın efenim.

5 Şubat 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder