21 Kasım 2016 Pazartesi

Harwired...To Self Destruct. Bir Metallica Güzellemesi





32' de 18...1998'de, HBB TV'de yayınlanan Poor Touring Me konserini izlememle başlayan serüven, ömrümün neredeyse yarısına ulaşmış...Ondan bu "Düğün sahibi mutluluğu"m...

Hakan da diyor: "35 yaşında oldun , hala ne Metalika'sı"...e adamlar da 60 oluyor, yaptıkları albüme bak. Önce onlar başlattı



Ağustos 'ta, ben -şu an düşündüğümde incir çekirdeğini bile doldurmayacak kadar önemsiz olan- bir problemi kafamda çözmeye çalışırken;yeni albümün ilk single'ı Hardwired yayınlanmıştı...

İlk birkaç dinlemeden sonra ısındım ama, "Ulan bu albüm de işte Death Magnetic gibi olacak" deyip çok heyecanlanmadım...Yani işte, standart heyecan... Hangi akla hizmet yapıldığını çözemediğim, göz kanatan kliplerini de çok izle(ye)medim zaten...Baktım işime gücüme.



Eylül'de de bu sefer Moth Into Flame'i yayınladılar...Benim yine kafamın içinde 40 tane pislik tilki, halay çekiyor. 
Allah'ı var, bu şarkıyı pek sevdim. Enstrümanları güzel duyuyorum "Death Magnetic"teki gibi hesap makinesiyle mix-mastering yapmamışlar, iyi bari" diyorum. Bu sefer klip de başarılı bak...Hele hele o James dede "Burn!" dediği esnada yanarak düşen güve...Lars desen yine çirkin, Lars desen yine boklu.



Moth into flame'i birkaç yüz kere dinleyip iyice hazmettikten sonra, -bu sefer Allah'a şükür kafamda bırakın tilkiyi, kelebek bile yok- Atlas, Rise! efendi arz-ı endam etti. 

Böyle pek bir Iron Maiden tınılı, ama yine alttan alttan malum albümü çağrıştıran, "Kanarya sevenler derneğindeki emeklilerin müzik coşkusu" temalı bir klibe sahip, son single...İçimde, sadece Metallica'nın yeni albümümün çıkmasından kaynaklı bir heyecan kalmış...



Sonra...16 Kasım işte...sağda solda video linkleri paylaşılmaya başlıyor. 

Bende de canım kardeşim misafir. Dışarda işlerimizi halletmişiz, eve geç gelmişiz. Pek durmuyorum bu linklerin üzerinde tabi. Minnoşa, Tv kumandasını teslim edip, vuruyorum kafayı; yorgunluğun da etkisiyle zarıl zarıl uyuyorum.

Ertesi gün, ofiste, tarayıcıya bir de metallica.com sekmesi açarak başlıyorum mesaiye. Ve fakat, rastgele seçtiğim ilk şarkı Halo On Fire, o kadar etkiliyor ki beni, diğer şarkılara bir türlü geçemiyorum.




Tarih, 18 Kasım'ı gösterdiğinde ise durum, aşağıdaki görselde bilgilerinize sunulur...Sabahın 6:25'i, yani kalktıktan 10 dakika sonra, yüzümü yıkayıp; derhal albümü indirmeye başlıyorum. 



Hey gidi dünya!...Harçlıkları denkleştirene kadar, kasetçi camlarından baktığım günlerden; telefona albümü zart diye indirdiğim günlere geldik...Ama içimdeki heyecan aynı...Yüzüme oturan o tanıdık sırıtış...

Dikkatim dağılıp, işlerimi saçma sapan yapmayayım diye -meraktan ciddi anlamda çatlama noktasına gelmeme rağmen- gündüz hiç ellemiyorum şarkıları. Ama mesai bitip de; servise atladım mı...

Tam da Haliç trafiğine girmişken, yeni şarkılardan; beni ilk seferde vuran diğer biri başlıyor...Telefonun ekranını yakıp adına bakıyorum "Confusion". Bu nasıl şarkı ulan Allahsızlar! İnsan dinleyecek bunu insan...




Bundan takribi 10 yıl kadar önce, alt komşumuz olan ailenin oğlunu da, Metallica ile zehirlemişliğim vardır. Dozu doğru vermişsem demek ki, herif geçen yıllar içerisinde aşağı yukarı benim gibi birşey oldu. Hemen ona höykürdüm tabi, bu mutluluğu paylaşacak biri lazım...Herkese anlatamıyorum, manyak sanıyorlar hakim bey...



Hakan'ın eve gelmesini, yemeklerin ısınmasını felan beklerden, defalarca dinliyorum şarkıları, videolarıyla birlikte...Bu albüm, hiç de öyle beklediğim gibi Death Magnetic devamı felan değil...Ondan daha iyi, St Anger'dan da daha iyi...Şey gibi...ReLoad'un biraz daha kodu mu oturtanı bu!

Yaklaşan AÖF ara sınavları nedeniyle, artık her güne 1 ders ayırarak afedersiniz eşşek gibi çalışmak zorundayım. Ama arada ufak kaçamaklar yapıp, hafta sonu boyunca şarkıları sindirmeyi ihmal etmedim. Şimdi, albüm hakkındaki düşüncelerimi hafiften toparlayayım.

- Internet bağlantısı i.nelik yaptığı için, albümü henüz ses sisteminden dinleyemedim. ( Telefon kulaklığıyla, Spotify'dan idare ediyoruz işte

Ama yukarıda da yazdığım gibi, bu sefer çok iyi bir kayıt ve mix sürecinden geçmiş  James'in vokali de, enstrümanlar da çok kaliteli bir şekilde duyuluyor.

- Albümün bir bütünlüğü var. Yani nasıl diyeyim, araya çerez şarkı koymamış herifler. Dolayısıyla, baştan sona aynı zevkle dinlenip bitirilebiliyor. ( Deluxe olmayan versiyondan bahsediyorum bu arada )

- İlk single'lar çıktığında: "Bu ne be, tövbe yarebbim!?" dediğim albüm kapağı ve stüdyo fotoğraflarını da beğenmeye başladım galiba lan. 

Hele şu albümün fiziki bir kopyasını alıp, konseptin tamamına bir bakalım da...Öyle veririz son kararımızı

- Bana göre, bu adamlar var ya bu adamlar, kasten Death Magnetic çağrıştıran şarkıları önden sürüp, millete ters köşe yaptılar he. İyi anlamda trollediler yani, 60 yaşındaki adamların maskarası olduk. 

Şahsen, bu kadar büyük bir geri dönüş albümü beklemiyordum ben, doğruya doğru.

- Bir de, Lars paracıklara kıyıp; sağlam bir sosyal medya ekibi veya PR'cı felan aldı sanırım. 

O nasıl güzel bir sosyal medya kullanımıdır! Facebook'undan Snapchat'ine kadar, profesyonelce yönetilen bilimum hesapları mevcut efem.

- Video klip mevzusuna gelince...

Bir kere, fikir ve uygulama olarak; ancak Metallica gibi bir büyüğün kotarabileceği bir iş. Tüm dünya çapında, bilumum metalcinin afedersiniz g.tü düştü. 

İşin çıtayı yükselten kısmı da, kliplerin öyle: "Dayıları stüdyoya soktuk, şarkıları çaldırıp videoya aldık" tarzı değil; üzerinde düşünülmüş, senaryolu, prodüksiyonlu işler olması şüphesiz...Ve ben dönüp dolaşıp hala diyorum ki: 

"Ben böyle şeyler beklemiyordum"

İşte bu yüzden, tüm o gündemdeki sapıklıklar, çirkinliklere rağmen; burnumuzun ucuna kadar gelmiş olan ekonomik kriz tehdidine rağmen, "Düğün sahibi mutluluğu" ile gezebiliyorum. 

Boru değil, 18 yıl...Dayımın oğlugil gibi oldu herifler artık...Birlikte büyüdük, birlikte ihtiyarlamaktayız şu anda. Şarkılarının alt metinlerinde, onların bile bilmediği, sadece bana anlatılan öyle özel ve güç veren hikayeler var ki...

Ve o özel şarkılara 2 yenisi daha eklendi...Halo On Fire ve Confusion; 18 yıl esnasında oluşturduğum, en bi çok sevdiğim şarkılar listeme; böyle hayvan gibi, bodoslama girdi.

Bir de söylemeden edemeyeceğim. Albümü, şarkıları beğenmezsin, firkrini beyan eder çekilirsin anlarım. Ama inatla, altını dolduracak bir sebebi olmadan Hater'lık yapan, hiçbirşeyi ısrarla beğenmeyen tiplerin ağzına ağzına vurasım geliyor...Ulan adamlar, milyoner kere milyoner olmuş. Bekar ve Türk olsalar; şu an Esra Erol'un locasında oturuyor olurlardı; ona rağmen mücevher gibi albüm yapmışlar; bok atıp duruyorsunuz. Sanki sen nesin; ya Tapu Kadastro'da memursun, ya da özel bir firmada bıdı bıdı menecır'sın...
Ama triplerine bakanlar da zanneder, hala San Fransisco - Bay Area'da, metal müzik dükkanın var; yeni grupların demolarını topluyorsun...Sen, sabah güneş doğmuyor diye ağlıyorsun, herifler bu yaşta yardırıyor...Allah çarpar yav! Rispekt.

Yalnız, Metallica'ya benim de kızdığım bir nokta var...

Ulanlar, tam koleskiyonluk albüm yapıp, neden ayın sonuna doğru piyasaya veriyosunuz?...CD alana kadar Aralık'ı beklemem lazım, o da en iyi ihtimal. Web sitelerine: "Sizin ananız bacınız yok mu?" temalı mail atmayı planlıyorum.

Uzun lafın kısası, beni teeee 1998'deki ergen, heyecanlı metalci günlerime döndürdükleri için müteşekkirim kendilerine...Bir de tur kapsamında İstanbul'a gelirlerse, tadından yenmez.

Haydi kalın sağlıcakla...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder