8 Kasım 2016 Salı

...Ama Popçu Değilim !


İnternetlerin olmadığı eski zamanlarda, ders çalışırken çaktırmadan kaytarma yöntemi olarak, kitabın arasına çizgi roman koymak gibi pratik çözümlerimiz olurdu. Şimdi moderEn dünyada, Pc den AÖF derslerine bakarken, araya bir sekme daha açıp, ergenliğimin 1 numerolu dergisi olan Non Serviam'ı kurcalıyorum.

Bu Güven Erkin Erkal, Türk metal camiasının cennetlik isimlerinden biri zaten...

Teee 1998 yılında; Eko TV'de Pentagram'ın Popçular Dışarı / Harbiye Açıkhava Konserinin tamamını yayınlayarak, biz yavru metalcileri koltuklardan düşürmüşlüğü vardır. Güven aabi bir de ne yapmış sağolsun, bu siteye, ülke sınırlarında üretilmiş bilumum Rock-Metal materyalini yüklemiş...Dibim düştü şerefsizim.

Ders çalışıyor gibi yaparken, bir taraftan da vakti zamanında satın aldığım Non Serviam sayılarını tekrar okuyup Deja-vu yaşıyorum...

15 yaşındaydım la 15...Marmara Depremi yeni olmuş; Lise 1' e başlayacağım, kendimi dünyanın en zeki ve anlaşılamayan / kıymeti bilinmeyen insanı zannediyorum...En geç 16 yaşında gitara başlar, 18 gibi Rock Yıldızı olurum diyorum...Gazetelere vereceğim röportajı tasarlıyorum falan...

Hayalimdeki gitar da, Mor renk bir Gibson Les-Paul...Ahan da bundan...( Merak edip fiyatına da baktım şimdi; hakikaten "Hayal" bir gitarmış...10.815 TL diyor...Öküz alınır o parayla Öküz!! )



O zamanlar kendin kabul etmesen de 'çocuk' sun işte...Hayallerin sınırsız; ve sadece yaşça büyümenin, onları gerçekleştirmeye yeteceğini zannediyorsun. Bütün dünya, tüm imkanlarıyla hazır; sadece senin 18 yaşına gelmeni bekliyor...Yani salak, yemin ediyorum gerizekalı birşey bu çocukluk...

Bi de idealistsin ki üüüü...2000 yılına ait Non Serviam'ların birinde, bir okuyucu mektubundan alıntı aşağıdaki cümle...

"...Bu arada ismim Dilek Yıldız. Lise son öğrencisiyim ve underground piyasasını Akmar'da bulup buluşturan bir insanım. Müziğe müzik olarak değer veren kişilerdenim, ama popçu değilim..."

Ya Dilek' çim yaa...Çok yaygın bir ismin olmasa, Google' dan aratacaktım hayat seni nereye atadı diye...O zamanlar 18' sen; şu an 34 falansındır. Halen Underground piyasasını Akmar' da bulup buluşturuyor musun; yoksa, benim gibi dışından: "İlettiğiniz Task' ı to do list' ime ekleyip, sonuç raporunu size forward' lıyor olacağım" derken, içinden: "Metallica' nın albümünün çıkmasına 10 gün kaldıoaaaaaa!!!" şeklinde höyküren bir Kurumsal Metalci misin?...

Eh, hayat be Dilek...Seni; tüm hayatının metal kasetleri, fanzin ve posterlerinden ibaret olduğu günlerden kesip; İngiliş Hom' dan gelen indirim sms'inden hareketle, öğle tatilinde nakışlı ayak havlularını kucakladığın bir arkaplana yapıştırıyor işte böyle.

( He aklıma gelmişken, başka bir yara daha vardır bende...Tam böyle Metalciliğimin zirvesi olan dönemlerde (1998-2000 arası), bu köpoğlu Metallica hep double albüm çıkarırdı. Bir yabancı kaset 2 TL ise işte, double olunca 4' e 5' e fırlardı...Yani, yaklaşık olarak 10 günlük harçlığımı bu kasetlere gömerdim...Pis herifler! )

Dün, yemeği koymuşum aabi, pişene kadar azıcık Youtube' da oyalanayım dedim. Ana sayfamda, bu sempatik ötesi kızcağıza rastladım. Bunca zamandır, zibilyon tane cover yapan gitarist videosu izlemişimdir, ama doğrusu, bu kadar ponçiğini görmedim. Resmen kızla birlikte ben de eğlendim, karşılıklı gülümsedik felan. 

Aşağıya da bırakıyorum; çünkü kafama böyle esti.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder