17 Kasım 2016 Perşembe

Dinozoring Taym / Eski Yazılar # 5 - Didem Usülü Bir Bakım Yazısı

Evet sevgili blogçuğum...  " Blog yazmaya çalışma " sürecinde, dönem dönem farklı şeyler yazmayı denedim. Ne bileyim, geyik geyik film eleştirdim, albüm tanıttım, yok biyografi yazdım... Ama bu zamana kadar hiç böyle:" kadın kadın " birşeyler yazamadım. Bugün de bu alana dadanmaya karar verdim ve olaylar gelişti.

Yalnız peşin not: Aşağıda bahsedeceğim ürünler, yöntemler bende işe yaramış olabilir; iyi gelmiş olabilir... Fakat sizler uygularken iyice ölçüp biçiniz, araştırınız biraz... Sonra tutup: "Bu kadının önerilerine uydum, güpgüzelken Serengeti maymunlarına döndüm püüü!!!" diyerekten beni İstanbul mahkemeleriyle muhatap etmeyiniz.

Makyaj Hadisesi.

Ben makyaj yapmaya lise sonda başlamıştım blogçuğum... Bir heves dünyanın malzemesini de almış, zaten kuş kadar olan stajyer maaşımı da bu uğurda heba etmiştim. 
Tabi tecrübesizlik -eeeh tamam tamam beceriksizlik - olunca insanda, ilk makyaj denemelerim cildi renklendirmeden ziyade, yüzünde papağan patlamış bir kızın dramı'nı anlatır nitelikte olmaktaydı. 

Göz kalemi süreceğim diye kaç kere gözlerimi oyulmaktan son anda kurtardığımı hatırlamıyorum zaten... Gel zaman git zaman efenim, el alıştıkça oturdu birşeyler çok şükür. Kendimi kurtarabilecek kadar makyaj yapabiliyorum şimdi. 

Yalnız " ölü beyazı " tonunda bir cilt rengim olduğundan mütevellit, bir gün bile yüzüme birşey sürmeden işe gitsem, arkadaşlarım 3 aylık ömrüm kalmış zannediyor. Öyle ki, kendilerini çok kaptırıp masama çiçek bile koyacaklar yakında diyeyim ben size.

Öneri Kısmı:

Güzel bayanlar, gözünüzü seveyim, kapatıcı / aydınlatıcı ayağına o göz altlarınızı reflektöre çevirmeyiniz. Hatta gözünüzü sizler de seviniz; kiminiz direkt bildiğimiz beyaz farı sürüyor görüyorum, çok sağlıksız efenim yapmayınız. Piyasada öyle çok da pahalı olmayan ve iyi sonuç veren kapatıcı ürünler var . Ama gidip de yine en cart beyazını almayınız, kendi cilt tonunuza uygunu mutlaka vardır, satıcı ablalara sorarsanız gösterirler size.

Geldik yüzümüzeee..." Az önce beni gırtlaklıyorlardı, son anda paçayı kurtardım" temalı plastik makyaj yapmak amacında değilseniz, lutfen cildinizin 5 ton koyusu o acaip pudraları sürmeyiniz çok rica edeceğim. Fondöten de olmazsa olmaz birşey değil, mecbur kalmadıkça kullanmayınız bence, yüze hava aldırmıyor meret. 

Gündüz makyajında rimeli 25 kat sürmenize gerek yok, hafifçe üzerinden geçebilirsiniz.... Rujunuz dişlerinize bulaşıyorsa arada gidip kontrol ediniz çok zahmet olacak, ojelerinizi yarısı çıkana kadar tırnaklarınızda istikrarla tutacaksanız, hiç sürmeyiniz daha iyi efenim.

Saç Baş Durumları

Yine kendimden başlayayım, ben çok lazım birşeymiş gibi lisenin bittiği gün gidip saçlarımı kızıla boyatmıştım. Ev şartlarında, siyah saçın üzerine boyanan kızılın ne derece başarılı olabileceği malum. Birkaç sene sonra da kuaförde kızıl çalışmalarıma devam ettim... Bu rengin bana ne kadar da yakışmadığını tuhaf bir şekilde kabullenemeyen, garip bir insandım o dönemde

Gerek her duş sonrası banyonun aldığı " cinayet mahali " imajı, gerekse yağmurlu havalarda beyaz gömlek yakalarında oluşan kızıl şeritler beni nihayet vazgeçirmeyi başardı, bu sefer de röfleye el attım sevgili blogçuğum. 

Öyle ki, değişik bir canlı türü olan kuaför arkadaş sayesinde saçlarım komple çatır çutur yandı bile. ( Aslında ben onun değerini geç anladım gençler, sanatını bilemedim... Kendisi tarz olsun, renk tonu olsun tam bir " Hasan Mezarcı saçı " yapmıştı bana zira ). Gerçi hala çakma sarışınlık devam ediyor fakat artık saç boyamasını bilen bir kuaföre gittiğim için, dertli günler geride kaldı.

Saç şekillendirme hadisesinde de, ülkemizin açık ara en şekil almayan, en uyuz saç tiplerinden birine sahibim. Kalın telli, elektirkli, dalgalı ama kendisinin haberi yok bundan... Yani şöyle ifade edeyim daha anlaşılır olur: kısa modellerde Halil Sezai tarzı, uzun modellerde 30'lu yaşlarını süren erkek heavy metalci saçı oluyor çıldırıyorum. Fön de öyle her dakika çekilemiyor, Allahtan bir insan evladı bukle maşası denilen şeyi icad etmiş de huzura ermişiz

Öneri Kısmı:

Şimdi sevgili bayanlar, mesela kızıl saç yapacaksanız, yaklaşık 15 günde o ilk günkü halini kaybedeceğine, kırmızı sularla banyo yapabileceğinize falan hazırlıklı olunuz. Kendi saçınız açık bir tonda değilse, vakit kaybetmemek adına kuaför abi / ablalara başvurunuz. 
Eğer ki sarı tonlar istiyorsanız, harbi harbi işini iyi bilen birini tercih ediniz ki, hem yüksek volüm orealle casır cusur sizi yakmasın, hem de teninize uygun sarı tonunu bulsun. Ben bir de naçizane bööyle çızık çızık sık röfleden ziyade, krepeyle atılmış balyaj modellerini tavsiye edebilirim. Çünküm, balyajlı saç fönsüz de idare eder, nispeten doğal durur ve daha az sıklıkta yenilenebilir efenim. 

Yalnııız diyelim ki kuaförün insafsızına denk geldiniz, saçlarınızı yaktı. Eğer hafif bir çalılaşma, yıpranıklık varsa saç bakım kürleriyle ( vitamin iğnesi felan kırıyorlar şampuanlara ) ve accuk ucundan kestirerek adam edebilirsiniz. Ama ki, saçlarınız ıslak / kuru hiçbir şekilde taranmıyorsa, lastik gibi uzuyorsa, keçe keçe duruyorsa üzgünüm, o yanıkların tamamen kesilmesi gerekiyor... Bazı kuaförler tanesi 70-80 liradan bakım bilmemnesi satmaya çalışabilirken, bazısı da dürüst davranıp " Abla kesmek lazım" deyiverir... Başıma iki türlüsü de geldi malesef, oradan biliyorum...

Saç şekillendirirkene, omuz hizası ve daha kısası saçlarda ince maşalar daha iyi sonuç veriyor; daha uzun ve gür saçlarda da isterseniz orta kalınlıkta maşa edinebilirsiniz sorun olmaz. Yalnız akşam düğüne gitmeyecekseniz, maşa yaptıktan sonra o bukleleri hafiften bir dağıtın bence..Gündüzün çatında öyle: " Engizisyon mahkemesi " model bukleler pek güzel durmuyor sanki ( gerçi düğün dernekte de güzel durmaz bence ama zevk tercih meselesi ). 

Düzleştiriciyi çok daha yıpratıcı bulduğum için ben kullanmıyorum fakat artık modeller çok gelişti, ıslak saçı bile şekillendireni var benden akıllı namussuz, iyi bir piyasa araştırmasıyla bir tane edinebilirsiniz. Yalnız isterse yumurta bile kırsın, ister yatmadan önce size öpücük kondursun; en teknolojik ürün bile saçları bir nebze yıpratabilir. Bunun için Dove ve Schwarzkopf gibi markaların ısıya karşı koruyucu ürünlerini kullanabilirsiniz efenim.

Aslında hepsini bir kenara koyalım, kendine saygısı olmayan, vileda süpürgesi gibi pespaye gezen, en temel kişisel bakımını bile yapmayan bayanlar kendini altın suyuna bile batırsa boş... Her ekonomik parametrede, insan kendi için birşeyler yapabilir. 1 milyoncularda, tarak da var, diş fırçası da, tırnak makası da... Anlatabiliyor muyum?... Herkeslere bol bakımlı ve süslü günler dilerim efenim...

08 Şubat 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder